Yazıma vatandaşlarımızın Cumhurbaşkanımıza sesini duyurmakla başlamak istiyorum.
“Halkımızın Sayın Cumhurbaşkanımızdan beklentileri ve ricaları anlatacaklarım gibi birçok konularda kendi halkı olan Türk milletini koruyup kollaması yardımlarını esirgememesi ve Ülkemizin bu duruma düşmesine yardımcı olanlardan hesap sormasıdır…”
Dinimizin temel içeriğinde kısaca hedefli, erdemli, adil, dürüst bir insan olmamızı yansıtmak vardır.
Oysa son zamanlarda dinimizi çıkar ve itibar vesilesi görmekle birlikte halkımızı insanlık dışı bir durumun içine düşürmeye çalışılmaktadır!
Koltuk ve mevki sahibi olan Yöneticiler halktan kopmuş, kendilerini Sırça köşklerinde yaşamaya layık görmeye başlamışlardır!
Sanki haktan, halktan dünyadan haberleri yok.
Güçlü olanın, haklı olduğu bir zulüm döneminin içindeyiz.
Adalet ha keza, Adeta fetret devri yaşıyoruz.
Feryatlar duyulmuyor, Gözler kör, Kulaklar sağır, Diller lal!
Ne oluyor? Ne yapıyorsunuz?
Dur, diyen yok!
Kiralar keyfi ve acımasızca sürekli yükseliyor.
Fakirin, 3-5 lira olması gereken, en yaygın ve geleneksel içeceği -çay- bile yerine göre 15 ile 100 TL aralığında, çaylar benden, dönemi çoktan unutuldu.
Bilmediğimiz, mağduriyetten gitmeye imkân, fırsat ve zaman bulamadığımız yerlerde belki de çok daha yüksek bir bedel, bir bardak çay parası …
Hey esnaflar … Ne oluyor size böyle, Bir tas çorba, 70-80 lira.
Bazı yerlerde daha da yüksek, Nedir? Bunun maliyeti …Bir tas çorbanın maliyeti, 20 lira bile değildir, bu en basit bir örnek.
Tarım ülkemizde kilosu 8-10 lira olması gereken limon 80 -120 TL.
Dana döner, köfte, haşlama artık yiyebileceğimiz yemekler listesinden çıkalı çok oldu.
Bu ara fırsatçılara da gün doğduğu için insaflı olalım diyen yok elbette.!
Tamam serbest bir piyasa ekonomisi var ülkemizde ama herkesin tuttuğunu ….. Değildir herhalde.
Tabi, sanki tüm bunlar yetmiyormuş gibi son yıllarda yeni bir durum oluştu. “Ahlaksızlık … Kol geziyor.” Cinayetler her gün artıyor. Daha şimdiden Yabancılar Türk halkını memleketlerinden kovmaya başlamışlardır.
Üç beş yıl sonra ne yapacaklar, nasıl bir eylemlere başlayacaklar belli değil ne yazık ki!
Yalan, dolan, Üç kağıtçılık, kurnazlığı sermaye gibi görenler ülkesi olduk adeta.
Bu nasıl bir akıl tutulması, bu nasıl bir ortam, Güven şöyle dursun, güvensizlik revaçta olmuş.
Nasıl bir Müslümanlık, nasıl din iman vicdandır bu!
Hayvanlardan bile daha aşağı derecelere düştü insanlık.
Güçlü olan vahşice eziyor, sömürüyor, köleleştiriyor, öldürüyor.
Rüşvet, kazancın kaymağı, İşin ehli işsiz, Ehliyetsizlere dayılı.
Aile yok oluyor, zina, sıradan bir aşk hikayesi.
Aşk yok, gündelikçiler işbaşında, Oteller aşk yuvası olmuş, cahiller allame olmuş, Alimler hasıraltı.
Katiller kutsanmış, İyiler çöp, Yağma hasanın böreği, Bal tutan, parmak yalıyor.
Düşenin artık hiç dostu yok, dalkavuklar danışman, Akrabalar müdür, kimsenin kimseye güveni yok.
Kardeş kardeşe düşman olmuş, Kardeşlik neydi sahi!
Akrabalık vardı bir zamanlar.
Yalnızlık, almış başını açık ara.
Cömertler aptal sayılıyor, cimriler sahnede.
Yardımlaşma tarihi bir masal.
Ve tefeci bankalar avuçlarını ovuyor …
Tek tek milleti kucaklarına düşürüyorlar
Bilgi yok, sorgulama yok, araştırma yok, vizyon yok! Nitelikli insan, sanki müzelik.
Zombiler, modern, katiller kutsanmış, reziller sultan olmuş.!
Ülkenin insanları sokaklarda çaresizlikten zombi gibi geziyor, düşünceli, durgun, solgun, çökmüş, ümitsiz, avare, endişe ve korku içinde.
Gelecekte ne yapabileceklerini bilemeden, imkansızlıklar içinde, sahipsiz…
Artık normal bir çalışanın ev sahibi olması, bir otomobil satın alabilmesi, kesin imkânsız oldu.
Milleti ezen ezene, sömüren sömürene, kazıklayan kazıklayana …
Vicdansızlık, sevgisizlik iktidarını ilan etmiş
Adalet, yardımlaşma, iyilik, sevgi, güven, birlik içi boş kelimeler olarak kalmış …
İnsanlık nereye koşuyor,
Bu ne ya!
Devlet bu duruma hemen, hiç vakit geçirmeden, bir saniye bile beklemeden ve tüm güç, imkân ve ciddiyetiyle müdahil olmalı.
Yöneticilerimizin ilk hedefleri bu gidişatları önlemeleri ve gereken tedbirlerin alması için harekete geçmeleridir beklentilerimiz!