“Enflasyon farkı sıfır zam demektir” diyen ÖZÜBEK, “Dönem sonu beklenmeden, enflasyon farkı maaşlara aylık olarak yansıtılmalı, memurlarımıza ek zam yapılmalı ve refah payı uygulaması hayata geçirilmelidir.” dedi.
Furkan ÖZÜBEK açıklamasında şu satırlara yer verdi;
“TÜİK, Nisan ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre enflasyon Nisan ayında enflasyon %2,39 arttı ve 2023’ün ilk dört ayında toplam %15,2’ye ulaştı.
Hatırlanacağı gibi yılın başında memur ve emekli aylıklarına toplam %30 artış yapılırken bunun %8,48’i enflasyon farkı, %13,52’si ise refah payı uygulaması olarak hayata geçirilmişti. Dolayısıyla memur maaş zammında enflasyon farkı hesabına dâhil olan artış %8 olarak belirlenmişti.
Buna göre memur maaşları, 2023’ün ilk yarısı için yapılan %8 zam düşüldüğünde, geçen dört ayda resmi olarak %7,2 oranında erimiş oldu. Maaşlara yapılan %8 artış, Şubat ayı itibarı ile zaten enflasyona yenilmişti. Şimdi ise alım gücündeki erime her geçen ay artarak devam etmektedir. Yüksek enflasyon ve temel gider kalemlerindeki fahiş artışlar, sabit ücretlilerin belini bükmüştür. Mayıs ve Haziran aylarında gerçekleşecek enflasyon da hesaba katıldığında, memur ve emeklilerin Temmuz ayında verilecek enflasyon farkı ve toplu sözleşmede öngörülen %6 artışla, yaşadığı bu ekonomik cendereden kurtulması mümkün değildir.
Her ne kadar enflasyon farkı ödemesi ile maaşlardaki erimenin telafi edildiği ifade edilse de enflasyon farkı, memur ve emeklilerin eriyen maaş zamlarının geriye dönük olarak, gerçekleşen enflasyonla eşitlenmesi anlamına gelmektedir. Yani enflasyon farkı sıfır zam demektir. Kamu çalışanlarına hem de gecikmiş bir şekilde resmi enflasyon kadar zam yapıp çarşı pazarda yaşanan gerçekleri ve mutfağa yansıyan enflasyonu görmezden gelmek doğru bir yaklaşım değildir.
Ülkemizde 4 kişilik bir ailenin insanca yaşamak için ihtiyaç duyduğu asgari gelir 30 bin TL’nin üstüne çıkmışken, memurlarımız ortalama 12.985; en düşük 9.452 TL maaş almaktadır. Büyükşehirlerde kiraların memur maaşlarının üzerinde olduğu gerçeğinden yola çıkıldığında, ülkemizin en eğitimli ve nitelikli çalışan kesimlerinin başında gelen memurlarımızın bu denli sefalet içinde yaşaması ve en düşük maaş alan grup haline gelmesi kabul edilemez.
Temmuzda yapılacak rutin düzenlemeler, memur ve emeklimizin hali hazırda yaşadığı yıpratıcı ekonomik sıkıntıya merhem olmayacaktır. Ülkemizde her kesime bir müjde gelirken memurlarımızın beklentileri ileri bir tarihe ötelenmiştir. Bu nedenle kamu görevlilerimizin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, alınacak bir dizi tedbirle, Temmuz ayı beklenmeden çözüme kavuşturulmalıdır.
Türkiye Kamu-Sen olarak; “Enflasyon farkının dönem sonu beklenmeden, ortaya çıktığı ay itibarı ile maaşlara aylık olarak yansıtılması, gecikmelerden doğan mağduriyetin giderilmesi bakımından zorunludur.” diyoruz.
Yıllardır enflasyona endeksli zam almaktan dolayı sefalete sürüklenmiş olan memurlarımıza ek zam yapılmasını ve bu yolla geçmiş dönemlerde yaşadığı kayıpların telafi edilmesini istiyoruz.
· Çalışanlarımızın alım gücünün reel olarak yükseltilmesi ve yaşadıkları dar boğazdan çıkabilmeleri için ayrıca maaşlarına refah payı verilerek bu uygulamanın kalıcı hale getirilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyoruz.
Alınacak küçük tedbirlerin, yaşanan büyük ekonomik sorunları çözüme kavuşturacağını biliyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ’ın, aileleriyle birlikte yaklaşık 20 milyonluk bir kitleyi temsil eden memur ve emeklimizin bu beklentisine kayıtsız kalmayacağına inanıyoruz.