Bu haftaki yazımda Maddi hasarlı trafik kazalarında ne gibi zararların ortaya çıkacağını bu zararlardan kimlerin sorumlu tutulacağı üzerinde durulacaktır. Fakat bu konuya değinmeden önce bir kaç yıl önce güzel şehrimiz Bolu'daki trafik ışıklarının yerini alan dönel kavşaklar üzerinde durulmasında fayda vardır. Dönel kavşak ya da halk arasındaki adı ile göbek, araç trafiğinin dairesel biçimde hareket ederek çeşitli istikametlere dağılmasına imkân veren kavşak türü diye tabir etmek mümkündür.
Naçizane gözlemlerin sonucunda dönel kavşak sistemi Bolu'daki trafiği oldukça rahatlatmış ve trafik ışıklarında bekleme derdini ortadan kaldırmış ve de trafik kazalarında da düşüşü büyük ölçüde sağlamıştır. Bilindiği üzere dönel kavşaklarda geçiş üstünlüğü kavşak içerisindeki araçlara aittir. Bu kurala Bolu halkı ve sürücüler tarafından gayet güzel bir şekilde uyulmaktadır. Dönel kavşağın olduğu bölgede bir aksayış olduğunda genelde konunun merkezindeki araca baktığımızda yabancı plakalı olduğunu sizlerde fark etmişsinizdir. Kısacası dönel kavşak sistemi şehrimizde oturmuş vaziyettir. Ayrıca trafiği rahatlattığını ve trafik kazalarını azalttığını da söylemek mümkün olacaktır.
Fakat yine de bir anlık dalgınlık, aksaklık, ihmalkarlık vb. Sebeplerlerle trafik kazaları meydana gelmektedir. Karayollarında meydana gelen kazalar nedeni ile oluşan maddi zararlardan sorumluluk Karayolları Trafik Kanunu'nun 85/1 Maddesi gerğince gereğince ; Aracın sahibi kural olarak aracın işleteni olarak kabul edildiğinden trafik kazası nedeniyle aleyhine tazminat davası açılabilmesi mümkün olup meydana gelen kaza neticesinde oluşan zararları talep edilmesi mümkündür.
2198 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Tebliği ve diğer alt mevzuat gereğince trafik kazasına bağlı olarak oluşan maddi zararlardan sigorta şirketi ve araç sürücüsünün de sorumluluğu doğmaktadır.
Kazaya karışan araçların sürücüleri, araçların işleteni, araçların sahibi ve sigorta şirketi kazanın meydana gelmesinde kendi paylarına düşen kusur oranı kadar zarar görenin zararını karşılamakla yükümlüdür. Örneğin kazaya karışan sürücü kazada %50 oranında kusurlu ise, karşı tarafın zararının %50’nı ödemekle yükümlüdür.
Sürücünün kazaya karışan araç maliki olması gerekmez. Kazaya karışan araç maliki kaza sırasında aracının sürücüsü olmasa bile, zarar görene karşı, sürücü kusuru oranında sorumludur. Çünkü zararın meydana gelmesi aracın karayolunda işletilmesi sürecinde gerçekleşmiştir. Araçların Zorunlu Trafik Sigortacısı da, sigortalı aracın karayollarında vereceği zararları belirli limitlerle sigortaladığı için, aracın üçüncü kişilere verdiği zararlardan sürüş kusuru oranında sorumludur. Trafik Sigortacısının sorumluluğu poliçede belirtilen limitle sınırlıdır. Kazaya karışan aracın Trafik Sigortası bulunmuyorsa, bedensel zararlar hakkında Güvence Hesabına başvurulabilir. Güvence Hesabının sorumluluğu da aynı Trafik Sigortacısı gibi, aracın sürüş kusuru ve ilgili dönem Trafik Poliçe limiti ile sınırlıdır. Manevi zararlar kapsam dışındadır.
Peki trafik kazalarında oluşan zararlardan kimlerin sorumlu olacağı belirlenmiştir. Bu sorumlular ise maddi hasarlı trafik kazalarında; araç onarım bedeli, değer kaybı bedeli ve araç mahrumiyet bedeli ile aracın ticari taksi gibi gelir getiren bir vasıta olması durumunda aracın bakım ve onarımda geçirdiği süre zarfında yoksun kalınan kar (kazanç kaybı) bedeli de yukarıda sayılan ilgililerin kusurları oranında sorumlu tutulmaktadır. Bu alacak kalemlerinin hesabını ise mahkemeler tarafından re'sen atanan bilirkişilerce hesaplanmaktadır. Kaza sonrasında araçtaki tahribatı gidermek için kullanılan yedek parça, boya, işçilik, tedarik vb. Masraflar bilirkişiler vasıtasıyla hesaplanır ve kusuru oranında ilgililerden istenebilir. Ayrıca aracın bu bakım onarım gördüğü süre zarfı içerisinde aracın kontak kapattığı gün ve araçtan mahrum kalınan bedel yine hakkaniyete uygun olarak belirlenerek talep edilebilir. Aracın hasar durumu, yedek parça temini durumu vb. Sebepler göz önünde bulundurularak bilirkişi tarafından aracın onarımı için makul bir süre belirlenir ve bu süre içinde yoksun kalınan aracın emsallerinin kira bedelleri araştırılarak mahrum kalınan bedel ve yine aynı hesapla yoksun kalınan kazanç kaybı bedeli hesap edilir.
Son olarak talep edilecek bedel ise aracın değer kaybı bedelidir. Kaza sonucunda kaza yapan aracın onarımı yapılmasına rağmen aracın satışında piyasa değeri düşmektedir. Örneğin; kaza öncesi aracın değeri 100.000TL iken kaza sonrası aracın hasar kaydı bulunmasından dolayı aracın daha düşük bir fiyata satılması nedeni ile aradaki fiyat farkı araç değer kaybıdır. Bu tazminatın tutarı ise ülkemiz ikinci el piyasasında aracın değerine olumsuz yönde etki eden başlıca etkenler de aracın değişen, onarılan ve boyanan kaporta parçalarıdır. Ülkemizde aracın hasarsız olanlarının piyasa değeri, aracın hasar öncesi piyasa değeri, segmenti, satış sirkülasyonu, marka-model-tipi, kilometresi, kullanılmışlık düzeyi, hasar tutarı, hasara uğrayan parçaları, onarım şekli, onarım yeri, kullanılan parçaların kalitesi, değişen veya onarılan parçaların sökülüp takılabilir veya ana gövdeye kaynaklı oluşu, boyanmış parçaları, kullanım şekli, kullanım amacı, eski hasarlarının cinsi, bedelleri, adetleri vb birçok kriter aracın onarım sonrası değerini belirlemede etkendir ve hasar onarımı sonrası bu kriterler dikkate alınarak satış değeri oluşur.
Sigorta Şirketleri genelde değer kaybına ilişkin talepleri poliçe teminatı kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddetmektedirler. Ancak değer kaybı tazminatı talepleri Yargıtay kararları gereğince sigorta poliçesi teminatı kapsamındadır. Bunu da ekleyerek yazıma son noktayı koyuyorum.
Değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür eder, haftaya başka bir yazımda başka bir konuda görüşmek üzere, kazasız, sağlıklı günler dilerim.
Av. Burak TOPLAR