“Burası küçük yer Savcı Bey, burada böyle şeyler normal karşılanır”

Abone Ol

Belki de birçoğunuzun gözünden kaçan ya da izleme listenize eklediğiniz bir film Kurak Günler. 2022 yılının aralık ayında vizyona giren Emin Alper imzalı filmde Selahattin Paşalı (Savcı Emre), Ekin Koç (Gazeteci Murat Körükçü) ve Erol Babaoğlu (Avukat Şahin) gibi başarılı oyuncular yer alıyor.

Film, ekokritizm’in yanı sıra merkezinde bulunan obruk metaforuyla toplumun, yargının çürümüşlüğünü çok güzel bir şekilde anlatıyor. En derinlerdeki çatlakların zamanla büyümesiyle oluşan bir boşluk obruk. Obrukların bizzat ülkenin çöküşünü ifade ettiği, ülkemizde son yıllarda yaratılan insan tahribatını gözler önüne eriyor. Film, yasaların işlemediği, hâkimin bile ters bir hareket yapmaktan korktuğu bir kasabada geçiyor. Kasabadan sızan yozlaşma, tecavüz, homofobi… Toplumsal çürümeyi, bireyin yalnızlığını, doğayı ele alması açısından muhteşem bir eser çıkmış ortaya.

Film obruk sahnesi ile başlıyor. Yanıklar kasabasına yeni atanmış genç savcı Emre, yanında ise bölgede görevli hâkim, bir obruğun kenarındalar. Obruk, zaman içinde yer altında boşluklar oluşması sonucu, ani bir şekilde çöken toprağa verilen isimdir.

Filmde çöken obruklar kasabaya su ulaştırmak için kurulan sistemin neden olduğu, doğal olmayan, insan eliyle ortaya çıkmış bir felaketler bütünlüğüne işaret ediyor.  Yanıklar kasabasına tayini çıkan genç Savcı Emre, başta kasabadaki usulsüzlükleri çözebileceğine inanmaktadır. Kendini büyük bir ciddiyetle işine verir fakat şehirde adaleti yerine getirmek oldukça zordur.

Kasabadakiler Emre’nin Yanıklar’a gelişini domuz avıyla kutluyorlar. Filmin ilk sahnelerinde Yanıklar Kasabasının Belediye Başkanının oğlu Avukat Şahin ve ilçe ahalisi domuz avına çıkarlar. Fakat domuz avında şehre kadar inerler ve tüm köy bir domuzun peşinde koşar.  Daha sonra Şahin Bey savcıya hoş geldin ziyaretine gittiği zaman savcıyla aralarında böyle bir sohbet geçer. Şahin ve arkadaşı Kemal, domuz avının kasabanın eğlencesi olduğunu ve aslında köyün bu geleneğe alışkın olduğunu belirtiyor. Savcı ise onlara şu cümle ile karşılık verir:

“Siz bu manzaraya eğlence mi diyorsunuz çocukların bu iğrençliği görmesi sizce normal mi?”

“Bizim buralarda silah falan çok yadırganmaz”

“Yadırganmayınca tehlike azalıyor mu?”

Ziyaret esnasında avukat Şahin ve arkadaşı Kemal, kendileri hakkında gözaltı kararı alındığını öğrenirler. Savcı Emre, en başından itibaren köydekilere ve özellikle avukat Şahin’e mesafeli ve soğuk davranır. Savcı Emre ile Belediye Başkanı Selim’in oğlu Şahin arasındaki gerginlik ilk andan itibaren başlayıp filmin sonunda da bir çatışmaya döner.

Yanıkların Sesi Gazetesi sahibi Murat Körükçü, savcının serinlemek için gittiği gölde kendisini suya girmemesi konusunda uyarır. Suyun tehlikeli olduğunu, balçıklı olduğu ve çektiğini söyler. Emre harekete geçtikçe ve taviz vermedikçe imaların yerini doğrudan tehditler ve göz korkutmalar alır.

Belediye Başkanının kendisini eve yemeğe çağırdığı Savcı Emre, “küçük yerde bunların normal karşılanacağını” duyduktan sonra teklifi kabul eder. Başkanın acil bir işi çıkınca, Emre başkanın oğlu avukat Şahin ve arkadaşı Kemal’in ısrarıyla rakı içmeye devam eder. Ardından sarhoş olduğunu zannettiği fakat hiçbir şey hatırlayamadığı bir gece geçiriyor

Bu susuz kasabanın uzun zamandır devam eden meselesi, Belediye Başkanının oy toplamak için kullandığı ve obruklara neden olan bir su sistemi projesidir. Yeraltı Sularının aşırı tüketimi obruklara yol almıştır. Raporların mahkemeden gizlendiği, kasabaya nehirden su getirme seçeneğinin ise pahalı söylenerek belediye başkanı tarafından daha baştan reddedildiği durumu söz konusudur.

Seçime 1 hafta kalmıştır. Başkan su vaadiyle yıllardır vatandaşlardan oy toplamaktadır.

Yer altı suyunun kullanılması çevre kurulları ve mahkemelerce yasaklanması kasabada ciddi bir sorun yaratır. Başkan da büyük borularla yer altı sularını kasabaya bağlayacak olan büyük projesini hayata geçirmeye çalışır.

SONA DOĞRU

Emre’nin içkisine katılan ilaç ve küçük Pekmez’in tecavüze uğradığı gecenin faturası Emre’ye koca bir boşluk olarak geri dönüyor. Obruk misali kocaman bir boşluk oluşuyor hikâyede.

Su meselesi çığırından çıkar, belediye başkanı seçimi kazanır, gazetede savcının su projesine karşı çıktığına dair haberler basılır, Kasaba halkı su meselesiyle manipüle edilerek Emre’nin peşine düşer ve en sonunda Murat ve Emre’ye linç girişimi gerçekleşir.

Filmin sonunda linçten kaçmaya çalışan Emre ile Murat’ın bir anda obruğun karşı tarafına ışınlanması bizi düşünmeye itiyor.  İkili o kalabalıktan gerçekten kaçabiliyor mu, karşı tarafa nasıl geçebiliyorlar? Film sonunda yönetmen, bizi obruk kadar büyük bir boşluğa itiyor.