Bir dizi ziyaretler için Bolu’ya gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bolu Valiliği’nde basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Bazı yorumcular tarafından yanlış aktarılmaya çalışıldı"
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarıyla ilgili açıklama yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Anayasa Mahkemesi’nin 703 sayılı kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin iptaliyle ilgili kamuoyunda bazı tartışmalar ve bazı yanlış anlamalar da var. 703 sayılı kanun hükmünde kararname, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmeden önce 2017 Anayasa değişikliği yapıldı. 2018 seçimleriyle de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi fiilen seçimler sonunda Cumhurbaşkanımızın seçilmesiyle beraber hükümet sistemi 2018 tarihi itibariyle başladı. Tabii 2017 anayasa değişikliği sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen başlamadan önce parlamenter sistemin son bakanlar kurulu kanun hükmünde kararnamesi olarak 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yetki kanununa dayanılarak çıkarılmıştı. Tabii burada bu kararnamede yer alan bazı hususların kanunla düzenlenmesi gerektiği noktasında Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı oldu. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemeyecek konuların kanunla düzenlenmesi gerektiği yönünde bazı tespitleri oldu anayasa mahkememizin. Tabii bu bazı yorumcular tarafından yanlış aktarılmaya çalışıldı. Anayasamızın 104. maddesinde cumhurbaşkanının görev ve yetkileri açıkça sayılmıştır" dedi.
"Herhangi bir yetki tartışması söz konusu değildir"
Bakan Tunç, sözlerine şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı devletin başıdır, devletin birliğini temsil eder ve yürütmenin başıdır. Cumhurbaşkanı yürütmeye ilişkin konularda Cumhurbaşkanı Kararnamesi çıkarabilir, Anayasamızın amir hükümleridir bunlar. Cumhurbaşkanı üst kademe yöneticilerini atama yetkisi de anayasadan kaynaklanan bir yetkisidir. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenemeyecek hususlar da yine anayasamızda belirtilmiştir. Anayasamızın 2. bölümünün 1, 2ve 4. kısımlarında sayılan temel haklara ilişkin, siyasi haklara ilişkin, cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılamayacağı yönündedir. Aynı zamanda bir kanun hükmü varsa, kanunla düzenlenmiş bir konu varsa o konuda da cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağı yönündedir. Kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda da Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nin çıkarılamayacağı yönündedir. Burada atamalara ilişkin herhangi bir yetki tartışması söz konusu değildir. Sadece parlamenter sistemde kanunla düzenlendiği için ve sonrasında kanun hükmünde kararname ile çakışan durumların 12 aylık süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunla düzenlenmesi gerektiğine yönelik bir anayasa mahkemesi kararıdır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın zaten üst kademe yöneticilerinin atama yetkisi anayasadan kaynaklanan bir yetkidir ve yürütmeye ilişkin cumhurbaşkanı kararnamelerini de çıkarabilir. Tabii burada parlamenter sistemde kanunların her konuda ayrıntılı bir şekilde olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, Cumhurbaşkanı Kararnamesi çıkarılması noktasındaki bir sınırlama söz konusudur. Bu da önümüzdeki süreç içerisinde parlamentomuzda bu uyum yasalarının yapılması, çıkarılmasıyla ilgili yoğun bir çalışma parlamentomuzu bekliyor. Hızlı bir şekilde bu uyum sürecini kanunlarımızda yapılan değişikliklerle gerekirse anayasa değişiklikleriyle tabii tüm bu tartışmaları da ortadan kaldırmak için de demokratik, sivil bir anayasayı inşallah cumhuriyetimizin Türkiye Yüzyılının başında gerçekleştirerek kanunlardan, anayasalardaki yorum farklarından, anayasanın maddelerindeki yorum farklarından kaynaklanan tartışmaları da sona erdirmiş oluruz diyorum"
"Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir hakarettir"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, DEM Partili Hakkari Belediyesi Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın görevden uzaklaştırılmasına ilişkin de açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde kurallar vardır, anayasa vardır. Herkes bu anayasa ve kanunlarla bağlıdır. Dolayısıyla herkes bu kurallara uymak mecburiyetindedir. Ülkemiz 40 yıldan bu yana terörle mücadele ediyor ve bu uğurda bölücü terör örgütüyle mücadelede çok büyük bedel ödedik. Şehitler verdik. Ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasının önünde en büyük engel maalesef terör örgütü oldu. Bölücü terör örgütü oldu ve terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Bu anlamda birlik, beraberlik içerisinde olmalıyız, milletçe, terörle mücadele konusunda. Özellikle milletin oylarıyla seçilenler, demokratik siyaset yapmak isteyenler gerek parlamentoda gerek yerel yönetimlerde bu konuda milletimizin birlik ve beraberliğini bozacak tutum ve davranışlardan kaçınmak durumundadır. Tatvan’da ve bazı belediyelerde gördüğümüz devletin birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanımızın resminin kameralar eşliğinde birtakım beyanlar kullanılarak indirilmesi birliğimize yönelik bir saldırıdır. Dolayısıyla hem Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir hakarettir. Hem de milletin birliğinin beraberliğini bozmaya yönelik bir tutum ve davranıştır. Cumhuriyet Savcılarımız eğer bir suç unsuru görürlerse zaten bağımsız ve tarafsız yargı olarak soruşturma açıyorlar. Tatvan’da da böyle bir soruşturma açılmıştır. Bu tutum ve davranışlara milletimizin birlik beraberliğini bozmaya yönelik bu tür eylemlere Fırsat vermemek lazım ve herkesin bu konuda sorumlu davranması lazım" diye konuştu.
"Hiç kimsenin bundan yakınmaması lazım"
Bu konuya ilişkin mecliste bir takım tartışmalar yaşandığına da dikkat çeken Bakan Tunç, "Anayasamızın 127. maddesi var. Anayasamızın 127. maddesinde mahalli idarelerin organlarıyla ilgili olarak eğer bu organların başındaki belediye başkanı, meclis üyeleri haklarında bir soruşturma ya da kovuşturma olmuşsa içişleri bakanının görevden alma yetkisi var. Bu anayasadan kaynaklanan bir yetki. Yine belediye kanununun 45 ve 46. maddelerinde de Anayasa’nın 127. maddesine dayanarak hakkında bir soruşturma ya da hakkında bir terör soruşturması ve davası söz konusuysa içişleri bakanına anayasadan kaynaklanan bu yetkiyle geçici olarak bu geçici bir tedbirdir. Geçici bir tedbir olarak görevden alma yetkisi ve oraya vekaleten şartları uygun olan bir yöneticinin görevlendirilmesi konusundaki yetkisi de Belediye Kanunu’nda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Hakkari Belediye Başkanı hakkında terör nedeniyle soruşturma vardı. Ayrıca devam eden bir davası vardır. İlk derecede de hüküm verilmiştir. Anayasadan ve belediye kanunundan kaynaklanan bir yetki söz konusudur. Milletin oylarıyla seçilen yerel yöneticiler, belediyelerimiz hükümetten aldıkları merkezi hükümetten gelen milletin kaynaklarını milletin parasını, millete hizmet olarak aktarmak durumundadırlar. Dolayısıyla bu hassasiyeti göstermeyenler olursa terörle ilgili özellikle terör soruşturmaları ve kovuşturmalarına muhatap olurlarsa uygulamalarıyla, tutum ve davranışlarıyla bu konuda anayasamızın 127. maddesinin Belediyeler Kanunu’nun 45 ve 46. maddesinin uygulanması durumunda hiç kimsenin bundan yakınmaması lazım. Çünkü anayasanın amir hükümleri kanunlarımızın amir hükümleri bunlar da hepimizi bağlayan hususlar" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’ye iade edileceğini umuyoruz"
Bakan Tunç, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında hem sanık hem de gizli tanık olan ve Macaristan’da yakalanan Serdar Sertçelik’in iade sürecine ilişkin ise "Onunla ilgili iade sürecini biz başlatmıştık. Gerekli dosya tercüme ettirdik. Hem Macarca hem İngilizce’ye tercüme ettirdik. Macaristan’daki muhataplarımızla da görüştük. Orada 40 günlük bir geçici tutuklama kararı verilmişti. O süre içerisinde iade yargılaması gerçekleşecek. O yargılama neticesinde Türkiye’ye iade edileceğini umuyoruz" şeklinde konuştu.